Almanya'nın otonom sürüşte liderlik hedefi engellerle karşı karşıya

Mühendis Michael Spengler, Paderborn Havalimanı arazisinde, Almanya'da otonom sürüş teknolojisinin ne kadar ilerlediğini gösteriyor. Akıllı telefonuna bir rota giriyor, bir düğmeye basıyor ve ellerini kucağına koyuyor. Küçük araba, binalar ve park halindeki araçlar arasında saatte 7 kilometre (4 mil/saat) gibi rahat bir hızla yol almaya başlıyor. Augsburg Uygulamalı Bilimler Üniversitesi'nden araştırmacı, sürücü koltuğunda otururken, "Daha hızlı gidebilir, saatte 20 ila 25 kilometre sorun değil" dedi; ancak bunun yalnızca bir güvenlik önlemi olduğunu, bir sorun çıkması durumunda devreye girmeye hazır olduğunu açıkladı. Kameralar, radar, Işık Algılama ve Mesafe Ölçümü (LiDAR) sensörleri ve yüksek performanslı bir bilgisayar, aracı rotasında tutuyor. Kısa bir turdan sonra araç, otonom sürüşün ilk deneyimini yaşamak için bekleyen kalabalığın da bulunduğu varış noktasına vardığında kendi kendine fren yapıyor. Etkinlik, akademi ve sanayiden 75 ortağın oluşturduğu bir koalisyon olan NeMo (Yeni Mobilite) Paderborn tarafından düzenlendi. Ülke genelindeki diğer birçok konsorsiyum gibi, bu konsorsiyum da Almanya'nın teknolojide liderlik rolü üstlenmesine yardımcı olmayı umuyor. Ancak Almanya'da zorluklar çok büyük. Yüksek araç sahipliği oranı, güçlü bir taksi lobisi ve gelişmiş bir toplu taşıma ağı, mobilite pazarına yeni girenlere çok az alan bırakıyor. Devlet fonları kuruyunca pek çok proje suya düştü. Almanya, yolcuların seyahat ederken uyumasına, çalışmasına veya film izlemesine olanak tanıyan Seviye 4 otonomiyi, araçların önceden onaylanmış güzergahlarda veya uzaktan denetim altında çalışması koşuluyla onayladı. Ancak Alman Sürücüler Derneği ADAC'a göre, ilerlemenin yavaş olmasının bir nedeni de Alman üreticilerin henüz olgunlaşmamış bir sistemle seri üretime geçmesinin kesinlikle düşünülemez olması. Dolayısıyla sürücüsüz taksiler ABD ve Çin'in bazı bölgelerinde halihazırda yaygın bir uygulama haline gelmişken, Almanya'daki uygulama, sabit yerel güzergahlarda servis araçları ve minibüslerle sınırlı kalıyor. Münih ve Monheim gibi birçok Alman kasabası ve şehri otonom sürüşü test ediyor ve bu tür bir araçla tek bir kaza yaşanmamış olmasına rağmen, geleneksel otomobil sürücülerinin aşırı temkinli sürüş tarzından rahatsız oldukları bildiriliyor. NeMo bunu değiştirmek istiyor. Konsepti, kısa mesafeleri ve ilk ve son mil bağlantılarını idare eden hafif otonom kabinlerden oluşan bir "sürü" içeriyor. Daha uzun mesafeler için, araçlar otomatik olarak otonom bir çekiciye bağlanarak varış noktalarına yakın bir noktadan ayrılmadan önce bir konvoy oluşturabiliyor. Ağustos ayı sonlarında, ilk taksilerin havalimanı arazisinde otonom sürüş yapmasına izin verildi. Daha büyük traktörün geliştirme çalışmaları devam ediyor ve ilk ticari lansmanının 2026'da Paderborn'da yapılması bekleniyor. Enerji verimliliği, projenin ayırt edici özelliği. Dört yolcuya kadar kapasiteli olarak tasarlanan kabinler, geleneksel bir arabanın ağırlığının yarısı kadar ve yalnızca küçük piller taşıdıkları için menzilleri sınırlı. Paderborn Üniversitesi'nden Thomas Tröster, "Telafi etmek için, çekici ünitesi hareket halindeyken kendi aküsü, hidrojen tankı ve yakıt hücresiyle onları şarj edecek" dedi ve çekici ünitesinin hava akışında seyahat etmenin kabinlerin enerji tüketimini de azalttığını ekledi. Tröster, DW'ye yaptığı açıklamada, "Mevcut araçları otonom olacak şekilde yeniden düzenlemiyoruz; tamamen yeni araçlar üretiyoruz" dedi. Otonom araçları Münih merkezli INYO firması tedarik ederken, çekicileri ise Alman otomobil tedarikçisi Benteler'in yan kuruluşu olan HOLON firması geliştiriyor. Hizmet, taksiden daha ucuz, ancak otobüse binmekten çok daha pahalı olmayacak şekilde tasarlandı. Tröster, "Bu, yolcuların bekleme sürelerini kabul edip etmemelerine, bagajlarının olup olmamasına ve yolculuk sırasında başkalarının da katılmasını kabul edip etmemelerine bağlı," dedi. Örneğin, bir kadın gece için ek bir ücret karşılığında yalnızca kendisi için bir araç kiralamak isteyebilir. NeMo, modeli özellikle otobüs seferlerinin seyrek olduğu kırsal kesimler için uygun olan "bireyselleştirilmiş toplu taşıma" olarak tanımlıyor. Paderborn yakınlarındaki Etteln köyü de bunlardan biri. 2024 yılında, elektrik ve elektronik mühendisliği alanındaki teknik profesyoneller için dünyanın en büyük meslek birliği olan Elektrik ve Elektronik Mühendisleri Enstitüsü tarafından "dünyanın en zeki köyü" seçildi. Etteln Belediye Başkanı Ulrich Ahle, DW'ye verdiği demeçte, topluluğun beş yıldır insanların akıllı telefonları üzerinden araç rezervasyonu yaptırabildiği bir e-köy araba hizmeti yürüttüğünü söyledi. Ehliyeti olmayan sakinler için bir hizmetin "bir sonraki mantıklı adım" olacağını belirten Ahle, Etteln'in köyün 3 boyutlu dijital ikizini oluşturduğunu ve otonom taksilerin sanal olarak çalışmaya başladığını da sözlerine ekledi. Almanya'nın en büyük şehir deneyleri başka yerlerde de hızla ilerliyor. Hamburg'da, toplu taşıma operatörü Hochbahn, HOLON ve Volkswagen iştiraki MOIA ile ortaklaşa yaklaşık 20 otonom araç konuşlandırıyor. Filoda 15 yolcuya kadar kapasiteli minibüsler ve daha küçük gruplar için Volkswagen (VW) elektrikli otomobiller yer alacak. Başlangıçta güvenlik sürücüleri hazır bulunacak, ancak araçlar sabit rotalar veya programlar olmadan çalışacak. Test kullanıcıları, yoğun nüfuslu 37 kilometrekarelik bir bölgede bir uygulama aracılığıyla yolculuk rezervasyonu yapabilecek. Alman Ulaştırma Şirketleri Birliği (VDV), ilk düzenli Seviye 4 seferlerinin beş yıl içinde başlatılabileceğini öngörüyor. Araçlar teknik olarak olgunlaşmış ve yasal olarak izinlidir. Ancak, otonom sürüşün, Almanya'daki 48 milyon özel aracı tek tek değiştirmekle sınırlı kalması durumunda, ülkenin trafik ve arazi kullanım sorunlarını çözmeyeceği konusunda uyarıyor. Bunun yerine, sürücüsüz araç filolarının toplu taşıma sistemine entegre edilmesi gerekiyor ve ölçeklendirmenin ucuz olmayacağı belirtiliyor. Dolayısıyla, sektör grubu, geçici pilot projeleri finanse etmeye devam etmek yerine, Alman hükümetinin ülke çapında bir uygulamayı desteklemesini istiyor. Ancak o zaman, hükümetin otonom mobilitede küresel bir lider olma sözünü yerine getirebileceğini savunuyor.