Editöre Mektuplar: İşçi Bayramı

Ben çalışmaya başladığımda, tembel olanlara “1 Mayıs” ya da “Virgin Backs” derdik; o gün Uluslararası İşçi Bayramı’nı büyük yemeklerle kutlayan, en çok yiyip içen bizler ise tam tersine; Ama ekonomi, maaşlar, yaşam standartları stabil kaldığı, her şey yolunda gittiği için pek fark edilmiyordu. Zaman geçti, kelimeler değişti, enflasyon, ülke riski, dolar, aile sepeti, devalüasyon, işten çıkarmalar, uyuşturucu, işsizlik, açlık ve sefalet ortaya çıktı; her şey yerle bir oldu ve patlamak üzere. Bugün kimse sizi yemeğe davet etmiyor, bakliyatlı locro'nun yerini pilavlı güveç aldı; pazı kızartmasıyla empanadas; kızartma, sosis veya hamburger eşliğinde; kızarmış et, kızarmış sakatat; tavuklu erişte, pizzalar için; ve tatlı olarak herkese biraz peynirli tatlı patates reçeli; Yoksulluk varsa, fark edilmesin. İşçilerin hakları ve daha iyi çalışma koşulları için verdikleri mücadeleyi, tıpkı 1886'da Chicago'da protesto eden işçilerin vahşice bastırıldığı 1 Mayıs'ta olduğu gibi, sekiz saatlik iş günü boyunca çöpe attılar. Bugün o kadar çok ayarlama ve işten çıkarma var ki herkes şikayet ediyor ve tepki göstermedikleri için onları sıkıştırmaya devam ediyorlar. "İşçi" kelimesinin harflerini kullanarak, bugün benim için ne anlama geldiklerini bir akrostişle söylüyorum: Suskun, Öfkeli, Terk edilmiş, Cimri, Nefret Edilen, Düzenbaz, Üzgün, Zayıflamış, Eskimiş ve Sıçan. Yanlış anlamayın; İşte bu hale geldik, bir meslek, bir sanat veya bir zanaatla ömrümüz boyunca uğraştık, emek verdik üretime. Daha iyi ve daha adil bir dünya inşa etme umuduyla her gün canla başla çalışan kadınlar ve erkekler, kazandığımız hakları kaybetmeye boyun eğmeyelim! Hadi ortalığı karıştıralım! Ve işçiler gününüz kutlu olsun!
LaGaceta.AR