<![CDATA[ Estudo da Universidade de Coimbra destaca dimensão religiosa associada à guerra na Ucrânia ]]>
![<![CDATA[ Estudo da Universidade de Coimbra destaca dimensão religiosa associada à guerra na Ucrânia ]]>](/_next/image?url=https%3A%2F%2Fcdn.cmjornal.pt%2Fimages%2F2025-02%2Fimg_1280x721uu2025-02-24-09-35-00-2194846.jpg&w=1280&q=100)
Rusya-Ukrayna ilişkilerinde Ortodoks Kilisesi üzerine Coimbra Üniversitesi'nde (UC) doktora tezi yürüten bir araştırmacı, savaşın dini boyutuna bakılmadan anlaşılmasının neredeyse imkansız olduğunu vurguladı.
"Rus Ortodoks Kilisesi ve Rusya-Ukrayna dış politika ilişkilerinde devlet: mekanın değişkenlikleri ve yoklukları" başlıklı doktora tezinde, Moskova Patrikhanesi'nin iç ve dış politikadaki rolü ve konumu inceleniyor ve kutsal mekan fikrinin, özellikle Rus işgali sonrasında Kremlin'in söylemini anlamak için önemli olduğu savunuluyor. Yazar Pedro Constantino, Lusa haber ajansına yaptığı açıklamada şunları söyledi:
Bu dinsel boyuta ilişkin araştırmanın Rus işgalinden çok önce başladığını belirten araştırmacı, devlet ile kilise arasındaki ilişkiyi, Rus Ortodoks Kilisesi'nin devletin bir aracı mı olduğunu yoksa kendi diplomatik stratejisinin mi olduğunu anlamak istediğini, ayrıca kutsal olmayan ve kutsal alanların (Rusya, Belarus, Ukrayna, Baltık ülkeleri, Moldova ve bazı Orta Asya ülkelerinden oluşan) perspektifini de araştırdığını açıkladı.
Tezinde, Moskova Patrikhanesi'nin kutsal kabul ettiği mekanın dışında Ortodoks din adamlarıyla görüşmeler yapmış, konuşmaları, raporları, çeşitli belgeleri ve yazarları analiz etmiştir.
Kutsal mekanın dışında Ortodoks rahiplerle yaptığı görüşmelerden, Pyotr Konstantin, Moskova Patrikhanesi'nin pragmatik bir tutum sergileyerek diğer din ve kiliselerle ilişkileri teşvik ettiğini, ancak bunun kutsal mekan içerisinde gerçekleşmediğini sonucuna vardı.
Araştırmacı için Moskova Patrikhanesi sadece dini bir kurum değil, aynı zamanda Rusya Dışişleri Bakanlığı toplantılarında hazır bulunan, zaman zaman Vladimir Putin rejiminin "ileri gücü" olarak görülen etkili bir siyasi ve diplomatik aktördür.
Rus işgalini anlamak için Petro Konstantinos, Ukrayna Ortodoks Kilisesi'nin Moskova Patrikhanesi'nden ayrılarak Konstantinopolis'e bağlı olmaya başladığı 2019 yılındaki bölünmeye de işaret ediyor.
Araştırmacı, o kopuş anından itibaren Patrik Kirill'in (Rus Ortodoks Kilisesi lideri) konuşmasında "Kremlin'in tüm o saldırganlığını ve iddiacılığını benimsediğini" ve tavrını kökten değiştirdiğini vurguluyor ve Putin'in 2014'te Kırım'ı ilhak etmesinden önce Patrikhane'nin "az çok sessiz kaldığını" hatırlatıyor.
"Kilise için sınırlar yoktu, çünkü Ukrayna kutsal alanının bir devamıydı. Patrik için Kırım'ın ilhakı muhtemelen sadece onun için sorun yarattı," dedi.
Pedro Constantino'ya göre Putin, Ruslar ile Ukraynalılar arasında tarihi bir birlikten söz ederken "aşırı dinsel bir söylem" kullanıyor; NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) meselesi kimlik perspektifiyle aynı önemi taşımıyor ve savaşı "Rusya için varoluşsal bir meseleye" dönüştürüyor.
Çatışmanın jeoekonomi ve jeopolitik bir sorun olduğu kadar aynı zamanda bir kimlik sorunu olduğunu da vurguladı.
Çatışmanın kendisinde, ister Ukraynalı rahiplerin öldürülmesi, ister Rus Ortodoks rahiplerin Moskova gizli servisleri için çalıştıkları suçlamasıyla sınır dışı edilmesi, isterse Kremlin'in Kiev Patrikhanesi'ne bağlı kiliseleri bombalama niyeti olsun, dinin çok gerçek bir şekilde yer aldığını belirtti.
"Dini yaşananlardan koparamayız" diyen Çavuşoğlu, bu boyutun sadece devletler arasında olmayan ihtilafların çözümünde de rol oynayabileceğini kaydetti.
"Bu boyutu diğer çatışmalar açısından da analiz ettiğimizde, örneğin İsrail örneğinde olduğu gibi, kutsal alan meselesinin de mevcut olduğunu görüyoruz" diyen Çavuşoğlu, dinin, 21. yüzyılda geri dönmüş gibi görünen emperyalist davaları kısmen desteklediğini ve meşrulaştırdığını belirtti.
cmjornal