Reform yüzyılı: Yeni dönemin ekonomi şifreleri

TARİHLER 2001 yılını gösterirken İstanbul Sultanahmet'te bir otelin küçük salonunda basın toplantısındayız. Başkan Tayyip Erdoğan kurulan yeni partiyi kurucu arkadaşlarıyla birlikte tanıtıyor. O toplantıyı takip eden gazeteciler arasında ben de varım. AK Parti'yi ve kuruluş felsefesini anlatıp soruları cevaplayan Erdoğan, siyaset yapmanın tek amacının "halka hizmet" olduğunu belirtip şu cümleyle konuşmasını bitiriyor:

"Türkiye'de artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak..." Pazar günü 8. büyük kongreyi izlerken o günler aklıma geldi. 24 yılda gerçekten bambaşka bir Türkiye ortaya çıkarken hiçbir şey de "eskisi gibi olmadı..." Kuruluşundan 15 ay sonra büyük bir çoğunlukla iktidara gelen AK Parti'nin önündeki manzara çok da iyi değildi.

2001 tarihi krizini yaşamış bir Türkiye. Ekonomi dibe vurmuş, halk perişan. Üretim durmuş, makro dengeler bozulmuş, finans başta olmak üzere birçok sektörde sıkıntılar büyümüş...

HEMEN KOLLAR SIVANDI

İktidarla birlikte ilk önce bu manzarayı değiştirdi AK Parti. Ekonomi canlandı. O dönemde başlayan yatırım, üretim, ihracat ve istihdam mottosu ile tüm dengeler bir yıl içinde hızla düzeldi. Bugün cirolarıyla övünen şirketlerimiz o gün temeli atılan yatırım ve üretim iklimi sayesinde büyüdü. Reformlar, devrim niteliğinde düzenlemeler ile önce ekonomideki kötü hava giderildi. Sonra sosyal taraflar hedef alınarak refahın geniş kitlelere yayılması sağlandı. Çalışan kesim ev araba sahibi olurken sağlanan düşük faiz ve yüksek alım gücünden faydalandı. Unutulan dar gelirliler devletin şefkatli elini hissetti. Ardından da dev yatırımlar peş peşe geldi. Mega projeler, yollar, köprüler ve saymakla bitmeyecek altyapı yatırımları ile kalkınma hamlesi kesintisiz devam etti. Büyüme, milli gelir, rezervler, ihracat, istihdam gibi rakamlar Cumhuriyet tarihini katlayarak rekorlar kırdı. İşsizlik, enflasyon, cari açık gibi birçok konu sorun olmaktan çıktı. Bir yandan başta savunma sanayi olmak üzere dünyanın gıptayla baktığı bir değişim ve dönüşüm yaşandı. Ekonomideki kırılganlıklar ortadan kaldırılarak, dış şoklara dayanıklı, dirençli bir yapı ortaya konuldu. 2008 krizinde, pandemi döneminde, ülkeye yapılan hainlikler, iç ve dış saldırılar noktasında ekonomideki bu dirençli yapı bizi korudu, zararımızı minimuma indirdi. Asrın felaketi deprem ile birlikte gösterilen hızla yaraların sarılması, 11 şehrin ayağa kaldırılması da hep bu sağlam temelin katkısıyla oldu. Geldiğimiz noktada, 24 yıl boyunca hep kendini yenilemiş, ülkenin değişim ve dönüşümünü sağlamış bir liderlik ve kadro hareketini görüyoruz. Dünya siyaset tarihinde böyle bir örnek de yok. REFORM YÜZYILI Bundan sonraki dönemde ekonominin yine baş aktör olarak yer alacağı, pazar günkü kongrede Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmalarından anlaşılıyor. 2002 yılı ile başlayan ekonomideki reform, dönüşüm ve kalkınma hamlesi ile sosyal gelişmenin artarak devam edeceğinin de işaretleri verildi.

VATANDAŞ HİSSEDECEK

Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni dönemin şifrelerini aslında başlıklar halinde konuşmasında verdi. Yeni dönem özellikle refahın hissedileceği, geniş kesimlerin sıkıntılarının giderileceği bir dönem olacak.

Yapısal reformlar ile ekonomide dönüşüm devam edecek, sürdürülebilir ve her kesimin hissedeceği büyüme öncelik olacak.

Yatırım, üretim, ihracat ve istihdam mottosu hiç değişmeden devam edecek, büyüyen Türkiye insanlarına iş aş kazandırmaya devam edecek. Tüm dünyanın mücadele ettiği enflasyon en kısa sürede düşürülecek, bununla ilgili tedbirler bir bir hayata geçirilecek, hayat pahalılığı halkın gündeminden çıkartılacak. Alım gücü arttıkça, dar ve sabit gelirliler refahı daha fazla hissedecek.

Değişen dünyaya hemen ayak uydurabilen bir ekonomi altyapısı olduğu için dijital dönüşüm, yeşil dönüşüm gibi konular gündemde olacak.

2002 yılından bu yana devam eden inşaat hamlesi, sosyal konutlar tarafında hızlanacak, enflasyonu tetikleyen kira ve konut fiyatları sorun olmaktan çıkartılacak, vatandaş evine uygun şartlarda kavuşacak. Çalışma hayatı, değişen dünyaya uygun hale getirilecek. Yeni çalışma modelleri, dezavantajlı kesimlerin istihdama daha çok katılmasını sağlayacak programlar hayatımıza girecek. Gıda arz güvenliği ile birlikte bu konuda alınacak tedbirler sayesinde vatandaşın ucuz ve sağlıklı gıdaya ulaşımı kolaylaşacak. Coğrafi konumunun getirdiği avantaj ile Türkiye potansiyelini açığa çıkartıp enerjinin ve üretimin yeni üssü olacak.

YATIRIM BİTMEYECEK

Yeni dönem özellikle savunma sanayi, enerji, modern şehirler, altyapı gibi konularda da yatırımların, alıştığımız mega projelerin devam edeceği bir dönem olacak.

Türkiye ekonomisiyle, sosyal hayatıyla, insan kaynağı, üretim ve yatırım gücüyle bölgesinin ve dünyanın en önemli güç merkezlerinden birisi olmaya devam edecek.