Bilgehan Uçak yazdı: Silahlar bırakılsın, barış çözüme ulaşsın

22 Ekim 2024 artık sadece Türkiye için değil, bölge ülkeleri için de kolay kolay unutulmayacak bir tarih.
Devlet Bahçeli, TBMM’deki konuşmasında bugüne kadar “bebek katili” ve “terörist başı” diye nitelendirdiği Abdullah Öcalan’ın PKK’yı lağvetmesi durumunda “umut hakkından” yararlanabileceğini söylediğinde herkes şaşırdı, bu beklenmeyen çıkışın ardından bir şeylerin gelip gelmeyeceği merak edildi.
Bahçeli, 22 Ekim’deki konuşmasından bir süre sonra bu sürecin adını da koydu: “Terörsüz Türkiye”.
Sonrasını biliyoruz: Heyetler oluşturuldu, Öcalan’la görüşmeler yapıldı ve nihayetinde 27 Şubat günü Öcalan’ın PKK’nın kendini feshetmesine yönelik kararı canlı yayında okundu.

PKK da bu çağrıya kayıtsız kalmayarak mayıs ayında kongreyi topladı ve örgütün feshedildiğini ilan etti.
Buraya kadar her şey “gerçek olmayacak kadar iyi” gözükse de bundan sonrasını da tartışmamız lazım.
Eski HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, ocak ayında yaptığı bir konuşmada, eğer bu süreç başarısızlığa ulaşırsa bugünkü zemini bile bulamayacağımızı, çözüm umudunun yitirileceğinin altını haklı olarak çiziyordu.
Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nden gelen yorumlar da müspet.
Cumhurbaşkanı Neçirvan Barzani’den Başbakan Yardımcısı Qubad Talabani’ye kadar herkes sürece olumlu yaklaşıyor.
Mesela, KDP Genel Başkanı Mesut Barzani, “barışı çözüme ulaştırmak için elimizden geleni yapmaya hazırız” derken Qubad Talabani de örgütün feshiyle beraber Süleymaniye ile Türkiye ilişkilerinin yeniden canlanacağını umduğunu ifade ediyor.
Türkiye içinde de rüzgârlar barıştan yana esiyor.
2013’ün aksine ana muhalefet partisi CHP de sürece destek veriyor -en azından karşı çıkmıyor.
Tabii en önemli destek Bahçeli’ye ait.
Geçen çözüm süreci görüşmelerine Bahçeli karşıydı ve sert milliyetçilik çözümün önündeki en güçlü engeldi.
Bu sefer roller değişti, süreci başlatan Bahçeli oldu.
Bahçeli’den başka hiçbir isim böyle bir süreçte milliyetçileri teskin edemezdi.
IKBY gibi dünyanın diğer yerlerinden de sürecin başarıya ulaşmasına dair destek açıklamaları geliyorsa da sürecin salahiyeti acil olarak atılması gereken adımlara bağlı.
Eğer bu adımlar atılmaz ve süreç provokasyonlara açık bırakılırsa hiç istenmeyen bir durumla karşı karşıya kalınabilir.
Bütün olumlu havaya rağmen bu risk hâlâ mevcut.
Geçiş dönemi adaletinin nasıl sağlanacağı, militanların ve lider kadronun nerede yaşayacağı, ne yapacağı hiç şüphesiz üstünde ayrı ayrı durulması gereken hususlar ama PKK’nın fesih kararındaki süreçte bunların hepsi şu an ikincil önemi haiz.
Atılması gereken ilk adım hiç zaman yitirmeden silahların bırakılmasıdır.
Bunun için gereken koşullar bir an önce sağlanmalıdır.
Pek tabii ki silahların bırakılması da kendi içinde çok çetrefil bir süreç.
Benzer örneklerde bu sürecin yedi-sekiz sene sürdüğünü biliyoruz.
Envanter belli değil; dolayısıyla, silahların istisnasız hepsinin teslim edilip edilmediğini bilmek sanırım hiçbir zaman mümkün olmayacak.
Ama silahların bırakılmasına yönelik ilk görüntülerin verilmesi çok önemli.
Silahların bırakılmasıyla birlikte hem içeride hem de dışarıda sürece destek artacaktır.

Silahların nereye bırakılacağı, bırakılan silahlara ne olacağı, bu sürecin kimlerin gözetiminde yürütüleceği bir an önce karar verilmesi gereken bir husus.
Bir komisyon kurulması şart.
İçinde Irak merkezi yönetimi, IKBY ve Türkiye’nin güvenlik ve istihbarat mensuplarının mutlaka yer alması gereken bu komisyon gerekli görüldüğü takdirde genişletilebilir.
“Terörsüz Türkiye” süreci elbirliğiyle başarıya ulaştırılabilirse, ki aksini düşünmek bile istemem, etkileri sadece Türkiye ile sınırlı kalmayacak, bölgeye de yayılacaktır.
Bölgenin terörden tümden arındırılabilmesi için “Terörsüz Türkiye” ilk büyük adımdır.
Bir müddet sonra, kalıcı barış demokrasi talebiyle buluştuğunda, IŞİD gibi yapıların da çıkmasına imkân sağlayan bu şiddet ve nefret sarmalından çıkabilir.
Böylece, “Terörsüz Bölge” kavramını konuşmaya başlayabiliriz.
Gerek Türkiye içinde gerekse de uluslararası planda süreci baltalamak isteyenlerin çıkacağını da yok saymamalıyız.
Bunların odak noktası ise göre küçük sorunların üstüne büyüteç tutmak ve çözümü özellikle Türkiye içinde “ihanet” ile eşanlamlı kullanmaya çalışanlar olacaktır.
Burada unutulmaması gereken, büyük adımlar atmanın bu tip görece küçük çatışmaları zaman içinde kendiliğinden çözeceğidir.
O yüzden bir komisyon önünde bir törenle silah bırakılması geciktirilmemesi gereken en önemli adımdır.
Küçük sorunlar büyük başarılara ulaştıkça kendiliğinden çözülecektir.
“Terörsüz Türkiye”, “Terörsüz Bölge”nin anahtarı olabilir.
Medyascope