June ile vedalaşamadım

Kanadalı yazar Margaret Atwood’un 1985 tarihli romanından uyarlanan, Bruce Miller imzalı distopik televizyon dizisi “Damızlık Kızın Öyküsü”, 26 Nisan 2017’de yayınlanmaya başladı. Uzun soluklu bir 6 sezonun ardından final yaptı.
Dizide kadınlar karanlık ve distopik bir dünyada zorla “damızlık” olarak seçiliyor, seçkin yöneticilerin çocuk sahibi olmaları için köle gibi kullanılıyor. Hikâye, kendi kimliği için mücadele eden June’un gözünden anlatılıyor ve kadın hakları, direnç, umut temalarını işliyor.
“Damızlık Kızın Öyküsü”nün final sezonunda, June’un yılmaz ruhu ve kararlılığı onu tekrar Gilead’i yıkma mücadelesine çekiyor. Luke ve Moira direnişe katılıyor. Serena, Gilead’i reform etmeye çalışırken; Komutan Lawrence ve Aunt Lydia yaptıklarının hesabını veriyor. Nick ise zorlu karakter sınavlarıyla yüzleşiyor...
◊ Bu kadar güçlü ve karanlık bir dünyada uzun süre yer almak, sizi kişisel olarak nasıl etkiledi?
- Bu diziden sonsuza kadar yanıma alacağım şey; son 9 yıldır birlikte çalıştığım insanların bana bu işin nasıl yapılması gerektiğini öğretmiş olması. Eğer bir şey gerçekten önemliyse, o şey için ne kadar sıkı çalışıldığını gördüm.
Son 9 yılda her bir ekip üyesinin elinden gelenin en iyisini yapmaya ne kadar önem verdiğini izlemek beni derinden etkiledi. Özellikle bu son sezon ilham vericiydi. Bu iş onlar için o kadar çok şey ifade ediyordu ki, kendilerini zorladılar, sınırlarını aştılar ve her şeylerini ortaya koydular. Bu diziden sonra sanırım artık başka türlü çalışamam...
◊ Dizi, kadınların haklarının ne kadar kolay ellerinden alınabileceğinin örneği. Bu konuda farkındalık yaratmanın önemini nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Hepimiz bu dizinin gördüğü takdir karşısında gurur duyduk, onurlandık ve alçakgönüllü olduk. Bu konuda tüm övgüyü kendimize mâl etmedik. Bunu gerçekten inanarak söylüyorum. Margaret (Atwood) bu muazzam metni yazdı ve bize üzerine devam edebileceğimiz bir armağan bıraktı. Bu konuda söyleyecek sözümüzün olmasını çok önemsedik ve büyük bir saygıyla anlattık.
KARAKTERİMLE HENÜZ VEDALAŞMADIM
◊ 9 yılın sonunda karakterlerinize nasıl veda ettiniz? Bu süreç nasıldı?
- Henüz vedalaşmadım. Hayır, vedayı henüz yapmıyorum. Hiçbir şekilde yapabildiğimi de söyleyemem. Vedalaşmayı düşünmeye bile zamanım olmadı... Ama bu özel kimyayı, bu özel grupla çalışmayı bırakmak zor olacak. Yapacak başka bir şey bulmam gerekecek. Aynı insanlarla defalarca çalışmayı seviyorum. O yüzden diyorum ki; “Hadi bu grubu tekrar bir araya getirelim”.
◊ Bu projede yer almak, içinde yaşadığımız dünyaya ve günümüze dair düşüncelerinizi nasıl şekillendirdi?
- 9 yıl boyunca aynı grupla birlikte çalışıyorsun ve hepimiz birbirimizden gerçekten farklı insanlarız. Daha önce de inandığım ama bu diziyi yaparken gördüğüm, beni en çok etkileyen şey ne biliyor musun? İnsanlığın ne kadar güçlü olduğu. Bu karakterler insanoğlunun ne kadar güzel ve güçlü olabileceğini birçok farklı şekilde gösteriyor. Ve bu bana çok umut verici bir his bıraktı.
◊ Dizide yönetmen olarak çalıştığınızda, kamera arkasında sizi en çok etkileyen şeyler oldu mu?
- Oyunculuğun ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladım... Uzun zamandır oyunculuk yapıyorum. Yaklaşık 30 yıldır yaptığım bir şey olduğu için, kamera numaralarıyla ve teknik detaylarla çok daha fazla ilgileniyorum diye düşünmüştüm.
İlgileniyorum da ama mesela havalı bir ekipmanla bir sahne planlarken, her şey harika görünüyor. Sonra Ann Dowd’un yüzünün yakın planını görüyorsun, onun Ann olmaktan çıkıp Aunt Lydia karakterine bürünüşünü... İşte o an anlıyorsun ki önemli olan tek şey aslında Ann Dowd.
Ve bu tüm oyuncular için geçerli. İyi bir oyuncun olduğunda ve sahne için performans ortaya çıktığında, en önemli şeyin oyuncu olduğunu çok hızlı öğrendim. Benim için hâlâ en etkileyici olan şey bu performansın ne kadar önemli olduğu.
BENİM İÇİN BU DİZİNİN MERKEZİ DAHA İYİ BİR GELECEK MÜCADELESİ
◊ Dizi gerçek dünyadaki siyasi değişimleri sıklıkla yansıttı. Finali yönetirken, özellikle kadın haklarına yönelik tehditler başta olmak üzere güncel olayların ne kadar farkındaydınız ve bu, yaklaşımınızı nasıl etkiledi?
- Aslında en başından beri, daha pilot bölümü okuduğumda, bu diziyi yapmak istememin sebebi, bu kadının çocukları için hayatta kalma konusundaki mutlak kararlılığı olduğunu hissetmemdi. Ve bu dizinin sonuna kadar, son bölüme kadar, son sahneye kadar hep aynı oldu. Dizi benim için her zaman bunun üzerine kurulu oldu.
Ben diziyi yazmıyorum. Dünyada olup bitenlere göre de oynamıyorum. Ama çocuklar için daha iyi bir gelecek yaratmak amacıyla verilen mücadele, benim için bu dizinin merkezi oldu. Ve bu bakış açısını yönetmenliğime de taşıyorum. Karakterimle yönetmenlik arasında bir ayrım yapmıyorum. Onu oynamak muhtemelen bir oyuncu olarak en büyük gücüm. Bu nedenle ondan elimden geldiğince çok şey almaya çalışıyorum. Yönetmenlik, yapımcılık ya da oyunculuk arasında ayrım yapmıyorum.
hurriyet