UEFA'dan sermayeye çifte standart

Avrupa futbolu, son yıllarda hızla yaygınlaşan “Çoklu Kulüp Sahipliği” (ÇKS) sistemiyle ciddi bir etik tartışmanın eşiğinde. UEFA’nın açık kurallarına rağmen, büyük sermaye gruplarının futboldaki etkisini genişletmek için kullandığı yasal boşluklar, oyunun ruhunu tehdit ediyor.
UEFA'nın Şampiyonlar Ligi yönetmeliğinde açıkça yer alan “hiçbir gerçek veya tüzel kişinin birden fazla kulübün yönetiminde veya performansında etkili olamayacağı” kuralı, pratikte ciddi şekilde esnetiliyor. Evangelos Marinakis (Olympiakos, Nottingham Forest) ve Jim Ratcliffe (Manchester United, Nice, Lausanne Sport) gibi kulüp sahiplerinin bu düzenlemeleri aşmak için kullandığı yöntemlerin başında “kör güven tröstü” geliyor.
CITY FOOTBALL GROUP ÖRNEĞİ
Kör tröst, varlıkların yönetimini görünüşte bağımsız üçüncü bir tarafa devrederek, mülkiyet ilişkisini geçici olarak gizlemeyi amaçlayan bir sistem. UEFA bu yöntemi bazen görmezden gelirken, bazen de bizzat öneriyor. Örneğin Manchester City’nin sahibi City Football Group, Girona’daki hisselerinin büyük kısmını bu yöntemle devrederek iki kulübün aynı turnuvada yer almasının önünü açtı.
UEFA'NIN ÇİFTE STANDARTI
Oysa UEFA, aynı sezonda Drogheda United (İrlanda) ve DAC Dunajka Streda (Slovakya) gibi daha küçük takımları ÇKS kurallarını ihlal ettikleri gerekçesiyle turnuvalardan men etti. Bu durum, futbol kamuoyunda “çifte standart” eleştirilerini gündeme getirdi. Yapılan araştırmalara göre bu mekanizmanın kurucularından biri, aynı zamanda UEFA Kulüp Finansal Kontrol Kurulu başkanı Sunil Gulati. Kör tröst uygulamasının, oyunun şeffaflık ve eşitlik ilkeleriyle çeliştiği vurgulanıyor. Marinakis örneğinde, Nottingham Forest kulübünün Şampiyonlar Ligi şansı doğunca kulübün kontrolü geçici olarak bir avukat aracılığıyla kurulan Pittville One Ltd adlı şirkete devredilmiş; Forest Avrupa’ya katılamayınca da mülkiyet yeniden Marinakis’e dönmüştü.
ARTIK BİR İSTİNAS DEĞİL STANDART BİR YOL
UEFA'nın bu uygulamaları merkez lig kulüplerine karşı esnetip çevre liglere karşı sert tutum takınması, futbolda adalet ilkesini zedeliyor. “Kanunun lafzı ile ruhu arasındaki çelişki” ifadesiyle eleştirilen bu yaklaşım, futbolun finansallaşması sürecinde ortaya çıkan etik sorunların başında geliyor. Araştırmacı futbol dergisi Josimar’ın ifadesiyle, bu sistem artık bir istisna değil; aksine çoklu kulüp sahiplerinin UEFA kurallarını dolanmak için kullandığı standart bir yol haline geldi. Dergi, Gulati’nin bu sistemdeki rolü hakkında UEFA’ya sorular yönelttiğini fakat yanıtsız kaldığını da belirtiyor.
Futbol kamuoyu, bu hukuki manevraların adil rekabeti nasıl etkilediğini sorgularken, UEFA’nın ise merkez liglerin çıkarına olan bu uygulamalara göz yummaya devam ettiği görülüyor.
Odatv.com
Oda TV