Meksika'daki otelcilik sektörü: Turizmden daha fazlası, stratejik bir taahhüt

Meksika, tarihsel olarak güçlü bir turizm potansiyeline sahip bir ülke olmuştur. Ancak manzaralarının, kültürünün ve mutfağının ötesinde, turizmin bugünkü gerçek değeri sürdürülebilir ekonomik kalkınma yaratma becerisinde yatmaktadır. Bu bağlamda, otelcilik sektörü bölgeleri canlandırmak, yatırım çekmek ve resmi istihdam yaratmak için kilit bir itici güç haline gelmiştir.
Otelcilik sektöründen bahsetmek, mevsimsel turizmin ötesine geçen bir sektörden bahsetmek demektir. Böylesine çeşitli bir coğrafyaya ve artan bağlantılara sahip bir ülkede, oteller ekonomik faaliyetlerin merkezi, iş toplantıları için platform, ticaret ortakları ve yerel altyapının itici güçleri haline geliyor. Bu sektöre yatırım yapmak sadece finansal bir karar değil, aynı zamanda ülkenin geleceğine yönelik stratejik bir taahhüttür.
Veriler bu görüşü destekliyor. CBRE Meksika'nın rakamlarına göre, yalnızca 2024'ün ilk sekiz ayında pazara 4.000'den fazla yeni oda eklendi ve bu, bir önceki yılın toplamına göre %172'lik bir artışı temsil ediyor. Bu artış tekdüze değil: Cancún, yeni arzın %68'iyle büyümeye öncülük ederken, onu Mazatlán (%20) ve Los Cabos (%10) takip ediyor. Bu, yalnızca yerleşik destinasyonlara olan yatırım iştahını değil, aynı zamanda bölgesel kalkınma için önemli bir coğrafi çeşitliliği de yansıtıyor. Resmi kaynaklara göre, bu yılın ilk çeyreğinde ülkeye 23,8 milyon uluslararası ziyaretçi giriş yaptı. Bu rakam, 2024 yılına göre yüzde 13,3'lük bir artışı temsil ediyor.
Ancak eğlence turizmi tek itici güç değil. Meksika, iş, grup ve kongre turizmi için giderek daha fazla merkez olarak konumlanıyor. Meksika Toplantı Endüstrisi Konseyi'ne (COMIR) göre, bu segmentin 2025 yılına kadar %9 oranında büyümesi öngörülüyor ve bu da sektörün dayanıklılığını ve dönüşüm potansiyelini vurguluyor.
Bölgesel deneyimlerimize dayanarak, Meksika'yı Latin Amerika'nın en umut verici pazarlarından biri olarak görüyoruz. Buradaki kilit nokta, ikili bir strateji geliştirmek: Bir yandan Cancún ve Tulum gibi turistik destinasyonlardaki hizmetlerimizi konsolide etmek, diğer yandan da kurumsal talebin artmaya devam ettiği Monterrey, Querétaro, Tijuana ve San Luis Potosi gibi endüstriyel ve lojistik merkezlerindeki varlığımızı genişletmek.
Ancak bu fırsat dalgası, beraberinde getirdiği zorluklarla da birlikte geliyor. Güvenlik, sürdürülebilirlik, teknolojik inovasyon ve yeteneklerin profesyonelleşmesi, yalnızca kârlı değil, aynı zamanda dirençli ve sorumlu bir konaklama modeli oluşturmada belirleyici faktörlerdir. Sektör, topluluklara ve çevreye sırtını dönerek büyüyemez.
Bu nedenle, kamu sektörü, özel sektör ve yerel topluluklar arasındaki iş birliğine dayalı düzenlemeleri desteklemeye devam etmek esastır. Gerçek kalkınma, tüm paydaşlar aynı doğrultuda hareket ettiğinde gerçekleşir.
Sonuç olarak, otelcilik sektörü turizmin büyümesini desteklemekle kalmıyor, aynı zamanda ona öncülük ediyor ve onu yeniden tanımlıyor. Bugün Meksika'da bu sektöre yatırım yapmak, iyi bir iş yapmanın ötesinde, ülkeye, halkına ve gelecekteki potansiyeline duyulan güvenin bir ifadesidir.
*Wyndham Hotels & Resorts Latin Amerika ve Karayipler Başkanı.
Eleconomista