İran Ateş Altında: Göç, Meydan Okuma ve Kontrol Mücadelesi

İran rejimi için bu varoluşsal bir sınavdır. Başkenti saldırı altında ve liderliği yok edilmişken, tepki, sarsılmaz kamusal meydan okumayı, korku, kaos ve artan toplumsal baskının içsel gerçekliğiyle birleştiriyor.
İran füzeleri İsrail'e doğru uçarken, İran'ın kendisi de benzeri görülmemiş bir saldırının etkisi altında sarsılıyor. Savaş, uzak bir eyalete değil, Tahran'daki gücün kalbine geldi. Altyapısının yıkılması, liderlerinin ölümü ve halkının paniğiyle karşı karşıya kalan Ayetullahlar rejimi, iki cephede savaşıyor: Biri İsrail'e karşı askeri, diğeri ise belki de daha önemlisi, kendi sınırları içinde kontrolü ve anlatıyı sürdürmek.
İran liderliğinin resmi yanıtı sert bir meydan okuma oldu. Televizyonda yayınlanan bir konuşmada, Yüce Lider Ayetullah Ali Hamaney "İran ulusunun teslim olmasının imkansız olduğunu" ilan etti ve ABD'yi askeri müdahalede bulunursa uğrayacağı "onarılamaz hasar" konusunda uyardı. "Merhamet göstermeyeceğiz" gibi mesajlarla rejim, dış saldırganlık karşısında sarsılmaz bir güç ve ulusal birlik imajı yansıtmaya çalışıyor.
Bu meydan okuyan duruş, rejimin hayatta kalması için hayati önem taşıyor. Yıllarca süren ekonomik yaptırımlar ve iç hoşnutsuzluktan sonra, "Siyonist rejim" ile savaş, ülkeyi ortak bir düşmana karşı birleştirmenin bir aracı olarak kullanılıyor. Bazı analizler, paradoksal olarak, İsrail saldırılarının kısa vadede hükümeti güçlendirmiş olabileceğini, varoluşsal bir tehdit karşısında kritik sektörleri bile milliyetçilik bayrağı altında birleştirmiş olabileceğini öne sürüyor.
Ancak resmi söylemler sokaklardaki gerçeklikle çatışıyor. Tahliye uyarıları ve devam eden bombalamalar başkentten kitlesel bir göçe yol açtı. AFP gibi uluslararası haber ajansları tarafından yayınlanan görüntüler, Tahran'dan ana çıkış yollarının sivilleri taşıyan araçlar tarafından tamamen kapatıldığını gösteriyor.
İpucu: Tahran'dan ayrılmaya çalışan uzun araç kuyruğunu gösteren şok edici AFP fotoğrafı, toplumsal paniği simgeliyor.
Bu panik, savaşın psikolojik etkisini yansıtıyor. 1980'lerde Irak'la yaşanan savaştan bu yana ilk kez, başkentin nüfusu doğrudan bombalanıyor. İnsanlar metroya ve diğer yeraltı alanlarına sığınıyor ve günlük yaşam korku ve belirsizlik yüzünden tamamen sekteye uğruyor. Toplu kaçış sadece yaklaşan bir insani kriz değil, aynı zamanda rejimin yansıtmaya çalıştığı sakinlik ve kontrol mesajıyla çelişen güçlü bir görüntü.
İsrail saldırıları cerrahi ama yıkıcıydı, rejimin gücünün ve işlev görme yeteneğinin çarpıcı sembolleriydi. En önemli saldırılardan biri, canlı yayın sırasında gerçekleşen Tahran'daki İran devlet televizyonu (IRIB) genel merkezinin bombalanmasıydı. Yakınlardaki bir patlamanın uğultusu tarafından kesilen bir haber spikerinin görüntüsü, rejimin savunmasızlığının sembolü haline geldi.
Ayrıca İsrail, hayati önem taşıyan ekonomik ve enerji altyapısına saldırdı. Tahran dışındaki Şahran petrol sahası ve ülke ekonomisi ve iç tüketim için hayati önem taşıyan Güney Pars gaz sahası gibi petrol depolarında yangınlar ve hasarlar bildirildi. Bu saldırılar, İran'ın ekonomisini ve uzun süreli bir savaş çabasını sürdürme yeteneğini felç etmeyi ve ülkenin zaten mücadele ettiği enerji krizini daha da kötüleştirmeyi amaçlıyor.
"İran rejiminin sembolleri bombalanıyor ve yok ediliyor... Diktatörlükler böyle çöküyor." – İsrail Savunma Bakanı Israel Katz.
Büyük soru, bu çatışmanın onlarca yıllık siyasi baskı ve ekonomik zorluklarla parçalanmış bir toplumu nasıl etkileyeceğidir. Hükümet savaşı vatansever birliği teşvik etmek için kullanmaya çalışırken, aynı zamanda durumun kontrolden çıkma riskini de göze alıyor.
Rejim, şüpheli Mossad ajanlarının tutuklandığı ve halkın daha fazla gözetlendiği yönündeki raporlarla iç baskıyı yoğunlaştırdı. Ancak, bombalama korkusu, hizmetlerin çökmesi ve kötüleşen ekonomik krizin birleşimi, uzun vadede hükümetin meşruiyetini daha da aşındırabilir. Savaş, İran'ı bir dönüm noktasına getirdi: dış saldırganlık ulusu birleştirebilir veya tam tersine, kontrol edilmesi çok daha zor olan bir iç yangını ateşleyen kıvılcım olabilir.
La Verdad Yucatán