Vücudunuza sert, ruh halinize sert: Diyetin olumsuz etkileri
%3Aformat(jpeg)%3Abackground_color(fff)%2Fhttps%253A%252F%252Fwww.metronieuws.nl%252Fwp-content%252Fuploads%252F2023%252F05%252Fdieet-dieten-afvallen-lichaam.jpg&w=1280&q=100)
Kalorileri izlemek, keto, şekersiz, tüm diyet biçimleri: disiplin ve azim gerektiren bilinçli bir seçim. Belki bazen bundan hala biraz motivasyon alıyorsunuz, çünkü bunu ne için yaptığınızı biliyorsunuz. Ancak sizi daha mutlu edip etmediği hala soru.
Obezite ve diyetin cevabı bu nedenle: hayır. 28.000'den fazla yetişkin üzerinde yapılan büyük ölçekli bir Amerikan araştırması, diyet yaparken çoğunlukla ruh hallerinin düştüğünü gösteriyor. İyi niyetlere rağmen bir diyet neden genellikle daha iyi bir ruh haline yol açmıyor bilim sitesi Scientias.nl Bu çalışmanın yazarlarından biri olan Venkat Bhat ile konuştuk.
Çalışma nasıl yürütüldü? Araştırmacılar, ulusal bir sağlık anketine katılan 28.525 Amerikalının verilerine baktı. Depresif semptomlarını ve şu anda kilo vermek için mi yoksa sağlık nedenleriyle mi diyet yaptıklarını değerlendiren bir anketi tamamladılar. Sonuçlar, düşük kalorili bir diyet uygulayan kişilerin diyet yapmayan kişilere göre daha yüksek düzeyde depresif semptomlara sahip olduğunu gösterdi. Bu özellikle kilolu veya obez kişiler için geçerliydi.
Sonuçlar net bir tablo ortaya koydu. Daha az kalori tüketen kişiler, özellikle kilolu olanlar, diyet yapmayan kişilere göre depresyon ölçeğinde ortalamada biraz daha yüksek puan aldılar. Yağ veya şekerden kaçınmak, depresyon ölçeğinde daha yüksek puanlarla daha güçlü bir şekilde ilişkilendirildi. Düşük kalorili beslenmek, çoğunlukla kasvet gibi duygusal şikayetlere neden olurken, yağ ve şekeri atlamak çoğunlukla yorgunluk gibi fiziksel şikayetlere yol açtı. Erkekler, şikayetleri biraz daha az belirgin olan kadınlardan daha fazla bundan muzdaripti.
Venkat Bhat araştırmanın ortaya çıkardıklarını şöyle açıklıyor: "Daha az kalori tüketen kişilerin, özellikle kiloluysalar, diyet yapmayan kişilere göre depresif semptomlar yaşama olasılığı daha yüksektir." Şunu ekliyor: "Bu çalışmada yalnızca bir zaman noktasına baktığımız için, diyetin her zaman sebep olduğunu söyleyemeyiz."
Bhat ayrıca şunları açıklıyor: "Kısıtlayıcı diyetler, özellikle kilo ile ilgili sorunlarla zaten mücadele eden kişilerde artan psikolojik sıkıntıya yol açabilir. Diyet yapmanın duygusal yükü, hedeflere ulaşamamanın yarattığı hayal kırıklığıyla birleşince, depresif semptomlara katkıda bulunabilir." Bu nedenle diyet yapmak herkes için eşit derecede motive edici değildir.
Bhat, araştırmanın ayrıca erkekler ve kadınların değişen ruh halleri arasında belirgin bir fark olduğunu gösterdiğini söylüyor: "Erkekler ve kadınlar, diyet kısıtlamalarını ve beden imajı güvensizliklerini farklı şekilde deneyimleyebilir veya yorumlayabilir, bu da farklı duygusal tepkilere yol açabilir."
Çalışmaya göre, erkekler genellikle şikayetlerle kadınlardan daha şiddetli bir şekilde başa çıkmak zorunda kaldı. Onlarda, her türlü diyet daha fazla fiziksel şikayete neden oldu. Besin eksiklikleri de onlarda daha fazla duygusal soruna yol açtı. Kadınlar biraz daha iyi durumdaydı. Ancak cinsiyet hormonlarının ruh hali düzenlemesi üzerindeki etkisi gibi biyolojik ve hormonal farklılıklar da bunda rol oynayabilir.
Peki, sizi kötü bir ruh haline sokuyorsa diyet yapmayı tamamen bırakmak daha mı iyi? Bhat şöyle diyor: "Bulgularımız kilo verme konusunda dengeli bir yaklaşıma ihtiyaç olduğunu vurguluyor. Aşırı veya kötü planlanmış kısıtlayıcı diyetler, özellikle belirli gruplarda, ruh sağlığına zarar verebilir. Bu yüzden günde 500 kaloriye çakılmak yerine, size uygun ve sizi mahvetmeyecek bir şey seçin."
Z kuşağı cüzdanlara veda ediyor: 'Ödemeler telefonla yapılıyor'
Kees Momma, bir başka muhteşem filmde kanatlarını açıyor: 'Otizme bir yüz veriyor'
Metro Holland