Nijerya'daki Hristiyanların durumu nedir ve Trump neden ülkeye müdahale etmekle tehdit ediyor?

ABD Başkanı Donald Trump, hükümetin "Hristiyanların öldürülmesine izin vermeye devam etmesi halinde" Nijerya'ya karşı harekete geçeceği tehdidinde bulundu.
Trump, Truth Social platformunda paylaştığı videoda, "Nijerya'ya Nijerya'nın hoşlanmayacağı şeyler yapmayı" ve "bu artık rezil olmuş ülkeye silahlarla girmeyi" planladığını belirtti.
Ancak Trump yönetiminin konuya olan ilgisi aniden ortaya çıkmadı.
Aylardır Washington'daki aktivistler ve politikacılar, İslamcı militanların Afrika ülkesindeki Hristiyanlara sistematik olarak saldırdığını iddia ediyor.
Ancak BBC, bu sonucu desteklemek için kullanılan verilerin bir kısmının doğrulanmasının zor olduğunu öğrendi.
Eylül ayında Amerikalı televizyon sunucusu ve komedyen Bill Maher, yaşananları "soykırım" olarak nitelendirerek çıtayı yükseltti. Aşırılıkçı grup Boko Haram'ı örnek göstererek, "2009'dan bu yana 100.000'den fazla insanı öldürdüler ve 18.000 kiliseyi yaktılar" dedi.
Sosyal medyada da benzer rakamlar dolaşıyor.
Nijerya hükümeti bu rakamları yalanlayarak, bunların "gerçeğin ciddi şekilde çarpıtılması" olduğunu söyledi.
Ülkede ölümcül şiddetin varlığını inkar etmiyor, ancak "Teröristler, katil ideolojilerini reddeden herkese saldırıyor: Müslümanlar, Hristiyanlar ve inançsız insanlar." diyor.
Nijerya'daki siyasi şiddeti izleyen kuruluşlar, öldürülen Hristiyan sayısının sosyal medyada dolaşan sayıdan çok daha az olduğunu belirtiyor ve cihatçı grupların kurbanlarının çoğunluğunun Müslüman olduğunu iddia ediyor.
Nijeryalı güvenlik analisti Christian Ani, Hristiyanlara yönelik saldırıların terörü yayma amaçlı daha geniş bir stratejinin parçası olarak gerçekleştiğini ancak kasıtlı bir hedef olduklarını söylemenin mümkün olmadığını söyledi.
Nijerya, yalnızca cihatçı grupların şiddetiyle değil, ülke genelinde birçok güvenlik kriziyle karşı karşıya ve her birinin kendine özgü nedenleri var.
Yaklaşık 220 milyonluk nüfusuyla ülkede Müslüman ve Hristiyan nüfus oranları benzerdir. Ancak saldırıların çoğunun gerçekleştiği kuzeyde Müslümanlar çoğunlukta yer almaktadır.
Amerikalı politikacılar ne diyor?Teksaslı Cumhuriyetçi senatör Ted Cruz, bir süredir bu konuyu ele alıyor ve 7 Ekim'de sosyal medyada "2009'dan bu yana Nijerya'da 50.000'den fazla Hristiyan katledildi, 18.000'den fazla kilise ve 2.000'den fazla Hristiyan okulu yok edildi" ifadelerini kullandı.
BBC'ye yanıt veren Cruz'un ofisi, sunucu Bill Maher'in aksine Cruz'un davayı "soykırım" olarak değil, "zulüm" olarak sınıflandırdığını belirtti.
Senatör Cruz, Nijeryalı yetkilileri "İslamcı cihatçılar tarafından Hristiyanların toplu katliamına göz yummakla ve hatta bu katliamı kolaylaştırmakla" suçladı. Trump da bu açıklamayı yineleyerek Nijerya'yı "utanç verici bir ülke" olarak nitelendirdi ve hükümetin "Hristiyanların katledilmesine izin vermeye devam ettiğini" söyledi.
Nijerya hükümeti suçlamaları reddediyor ve cihatçılarla mücadele etmek için elinden gelen her şeyi yaptığını iddia ediyor. Hatta bazı hükümet üyeleri, tek taraflı olmadığı sürece olası ABD yardımına olumlu bakıyor.
Nijeryalı yetkililer, cihatçı grupları ve suç şebekelerini kontrol altına almakta zorluklarla karşılaşıyor. Neredeyse her hafta yeni saldırı veya adam kaçırma olayları bildiriliyor.
Yaklaşık on yıl önce Chibok kızlarını kaçırma olayıyla bilinen Boko Haram, 2009'dan bu yana ülkenin çoğunluğu Müslüman olan kuzeydoğusuna odaklanarak faaliyet gösteriyor.
Aynı bölgede faaliyet gösteren İslam Devleti Batı Afrika Eyaleti (ISWAP) gibi başka cihatçı gruplar da ortaya çıktı.
Bazı Amerikalı politikacıların Hristiyan ölümleriyle ilgili olarak dile getirdikleri rakamlar endişe verici olmakla birlikte, bu rakamların doğruluğunu teyit etmek zor.
Peki bu sayılar nereden geliyor?ABD'li politikacıların Nijerya'daki Hristiyanlara yönelik şiddete ilişkin kullandıkları istatistiklerin kökenleri belirsizdir.
Senatör Cruz, Eylül ayında bir podcast sırasında, Nijerya'daki insan hakları ihlallerini izleyen bir sivil toplum kuruluşu olan Uluslararası Sivil Özgürlükler ve Hukukun Üstünlüğü Derneği'nin (InterSociety) 2023 tarihli raporundan doğrudan bahsetti.
Senatörün ofisi BBC'ye konuyla ilgili bir dizi makalenin bağlantısını da gönderdi; bunların çoğu InterSociety'nin kendi verilerine dayanıyordu.
Sunucu Maher, BBC'nin aktardığı rakamların kaynağına ilişkin sorusuna yanıt vermedi; ancak Cruz'un kullandığı rakamlarla benzerliği göz önüne alındığında, onun da bunları kuruluşun raporlarına dayandırmış olması muhtemel.
InterSociety'nin çalışmaları, Amerika'nın Nijerya'ya yönelik politikasını şekillendirmedeki etkisine rağmen pek şeffaf değil.
Kuruluş, Ağustos ayında yayınladığı ve önceki çalışmaları 2025 yılına ait güncellenmiş verilerle birleştiren bir raporda, cihatçı grupların 2009'dan bu yana Nijerya'da 100.000'den fazla Hristiyanı öldürdüğünü belirtti. Belgede ayrıca aynı dönemde 60.000 "ılımlı Müslüman"ın da öldürüldüğü belirtiliyor.
InterSociety, ayrıntılı bir kaynak listesi sunmadığı için bildirilen toplam ölüm sayısını doğrulamak imkansız hale geldi.
Eleştirilere yanıt olarak kuruluş, "2010'dan bu yana hazırladığımız tüm rapor ve referansları yeniden üretmemiz neredeyse imkansız. En basit yöntemimiz özet istatistikler toplamak ve raporlarımızı derlemek için yeni bulgular eklemek." ifadesini kullandı.
Ancak kuruluşun belirttiği kaynaklar yayımlanan rakamlarla uyuşmuyor.
InterSociety, bu yılın Ocak ve Ağustos ayları arasında Nijerya'da 7.000'den fazla Hristiyan'ın öldürüldüğünü, bu sayının sosyal medyada yaygın olarak yer aldığını, bunların arasında ABD Temsilciler Meclisi'nde konunun önde gelen savunucularından biri olan Cumhuriyetçi Temsilci Riley M. Moore'un da bulunduğunu belirtiyor.
Kuruluşun raporunda, 2025 yılında Hristiyanlara yönelik saldırılarla ilgili çıkarımlarına temel teşkil eden 70 haber yer alıyor. Ancak bu haberlerin yaklaşık yarısında, orijinal haberlerde mağdurların dini kimliklerine yer verilmiyor.
Bir örnek, ülkenin kuzeydoğusundaki bir saldırıyla ilgili El Cezire haberinde yer alıyor. InterSociety, metinde "Boko Haram'ın Borno Eyaleti, Damboa'da çoğunluğu Hristiyan olan en az 40 çiftçiyi kaçırdığı" ifadesini aktarıyor.
Ancak orijinal raporda kurbanların "çoğunlukla Hristiyan" olduğu belirtilmiyordu.
BBC'nin sorusu üzerine InterSociety, bu özel vakada kullanılan yöntemi açıklamadan, mağdurların kökenini tespit etmek için tamamlayıcı analizler yürüttüğünü belirtti.
Kuruluş, bulgularının yerel halktan edinilen bilgiler ve "Hristiyan medyasından gelen haberlere" dayandığını söyledi.
BBC, 70 raporda yer alan ölüm sayılarını topladığında yaklaşık 3.000 kurbana ulaştı; bu sayı InterSociety'nin bildirdiği toplamın (7.000) yarısından bile az.
Bazı saldırıların birden fazla kez sayıldığı da görülüyor.
Kuruluş, bu farkı haklı çıkarmak için, esaret altında öldüğüne inandığı kişilerin tahminlerini ve kamuoyuna açıklayamadığı tanık ifadelerini eklediğini belirtti.
Cinayetlerin arkasında kim var?InterSociety'nin Nijerya'daki saldırılardan sorumlu tuttuğu gruplar arasında Boko Haram gibi İslamcı militanların yanı sıra Fulani çobanlar da yer alıyor.
Fulaniler, Batı Afrika'nın birçok ülkesinde yaşayan, çoğunlukla Müslümanlardan oluşan bir etnik gruptur ve geleneksel olarak geçimlerini sığır ve koyun yetiştiriciliğiyle sağlarlar.
InterSociety'nin tüm raporlarında "cihatçı" olarak nitelendirdiği Fulani çobanlarının da dahil edilmesi, ülkede bu olayların nasıl sınıflandırılması gerektiği konusunda tartışma yaratıyor.
Fulani halkının çoğunluğu Müslüman olmasına rağmen, konuyu inceleyen araştırmacılar, bunun dini bir çatışma olduğu iddiasını reddediyor ve anlaşmazlıkların genellikle toprak ve suya erişim konusunda olduğunu belirtiyorlar.
Fulani çobanları, Nijerya'nın farklı bölgelerinde Müslüman ve Hristiyan topluluklarla çatışmalara girdi.
Güvenlik analisti Ani, "Onlara cihatçı demek abartı olur. Bunun ideolojiyle ilgisi yok, suçlu ve kontrolsüz unsurlarla ilgisi var." diyor.
Afrika konusunda uzmanlaşmış bir danışmanlık şirketi olan SBM Intelligence'ın kıdemli güvenlik analisti Confidence McHarry'ye göre, çatışmalar çoğunlukla etnik gerginliklerden ve doğal kaynaklar üzerindeki anlaşmazlıklardan kaynaklanıyor.
"Etnik bir bileşen olabilir; toprak ele geçirmek ve toprak genişletmek istiyorlar, ancak toplulukları yerlerinden edip ibadethanelere saldırdıkça bu olaylara farklı bir açıdan bakılmaya başlanıyor" diyor.
InterSociety, Nijerya'nın kuzeybatısında faaliyet gösteren ve çoğunluğu Fulanilerden oluşan, hem Hristiyanları hem de Müslümanları kaçırıp öldüren suç örgütlerine "haydutlar" dendiğini de belirtiyor.
Bu konuda kim kampanya yürütüyor?Nijerya'daki Hristiyanlara yönelik iddia edilen tehditler, yıllardır ABD'li politikacılar ve uluslararası Hristiyan örgütleri tarafından tartışılıyor.
Son yıllarda bu konu, Nijerya'da yasaklı olan ve ülkenin çoğunluğu Hristiyanlardan oluşan güneydoğusunda bağımsız bir devlet kurulması için mücadele eden Biafra Yerli Halkı (IPOB) adlı grup tarafından ABD'de gündeme getirildi.
Nijerya ordusu, InterSociety'nin IPOB ile bağlantıları olduğunu iddia ediyor ancak örgüt herhangi bir ilişkiyi reddediyor.
Bir diğer ayrılıkçı grup olan Sürgündeki Biafra Cumhuriyeti Hükümeti (BRGIE) de ABD Kongresi'ne "Hristiyan soykırımı" anlatısının yayılmasında merkezi bir rol oynadığını iddia ediyor.
BRGIE yaptığı açıklamada, bu kampanyayı "son derece organize bir çaba" olarak nitelendirerek, lobi şirketleri kiraladıklarını ve aralarında Senatör Ted Cruz'un da bulunduğu Amerikalı yetkililerle görüştüklerini söyledi.
Milletvekili konuya ilişkin yorum yapmayı reddetti.
InterSociety'nin Nijerya'da Hristiyanlara yönelik cinayetlerle ilgili yayınladığı rakamlar, diğer kaynakların kaydettiği rakamlardan çok daha yüksek.
Batı Afrika'daki şiddeti yakından izleyen Silahlı Çatışma Yeri ve Olay Verileri (ACLED) projesi, izlenebilir ve doğrulanabilir kaynaklara sahip, çok farklı tahminler sunuyor.
Acled'in kıdemli analisti Ladd Serwat, InterSociety raporları hakkında doğrudan yorum yapmadı, ancak BBC'ye verdiği demeçte, sosyal medyada belirtilen 100.000 ölüm rakamının Nijerya'da meydana gelen tüm siyasi şiddet eylemlerini kapsadığını söyledi. Bu nedenle, bunun 2009'dan bu yana öldürülen toplam Hristiyan sayısını temsil ettiğini söylemek doğru olmaz.
Acled projesine göre, 2009'dan bu yana siyasi şiddet olaylarında yaklaşık 53.000 Müslüman ve Hristiyan sivil hayatını kaybetti.
2020 ile Eylül 2025 arasında, kaçırma, saldırı, cinsel şiddet ve patlamalar nedeniyle yaklaşık 21.000 sivil hayatını kaybetti. Aynı dönemde proje, Hristiyanların özellikle hedef alındığı 384 saldırı tespit etti ve bu saldırılarda 317 kişi hayatını kaybetti; bu, toplam kurbanların küçük bir kısmı.
Acled, verilerini derlemek için geleneksel medya kuruluşlarından, doğrulanmış sosyal medya paylaşımlarından, insan hakları gruplarından ve yerel ortaklardan gelen bilgileri kullanıyor.
Peki Trump'ın rakamları ne olacak?Trump, geçen Cuma (31 Ekim) Truth Social platformunda yaptığı bir paylaşımda, Nijerya'da 3.100 Hristiyan'ın öldürüldüğünü belirtti. Bir Beyaz Saray danışmanına göre, bu sayı, Open Doors adlı kuruluşun Ekim 2023 ile Ekim 2024 arasında kaydedilen ölümlerle ilgili raporuna dayanıyor.
Open Doors, dünya çapında dini zulüm vakalarını araştıran bir Hristiyan örgütüdür.
Rapora göre, söz konusu dönemde 3 bin 100 Hristiyan, 2 bin 320 Müslüman da öldürüldü.
Örgüt, sorumlular arasında "Fulani terör örgütleri" olarak adlandırılan grupları da sayıyor ve Hristiyan ölümlerinin yaklaşık üçte birinden bu grupların sorumlu olduğunu iddia ediyor.
Open Doors kıdemli araştırmacısı Frans Veerman, "Hristiyanlar hedef alınmaya devam ediyor, ancak giderek artan bir şekilde bazı Müslümanlar da Fulani militanları tarafından saldırıya uğruyor." dedi.
Analistler, Nijerya'nın kuzeybatısında camilere ve Müslüman topluluklarına yönelik çok sayıda şiddetli saldırının gerçekleştiğine dikkat çekiyor.
Danışmanlık firması SBM Intelligence'dan McHarry, "Bunun daha geniş bir güvensizlik tablosunun parçası olduğu söylenebilir," dedi. "Bu saldırılara dini bir nitelik atfedilmemesinin nedeni, faillerin çoğunlukla Müslüman olmasıdır."
BBC News Brazil - Tüm hakları saklıdır. BBC News Brazil'in yazılı izni olmadan herhangi bir şekilde çoğaltılması yasaktır.
terra




