Şirketimi Dokuz Rakama Sattım. Beni Oraya Götüren 3 Zor Ders

ABD'deki en büyük Siyahi sahibi saç markalarından biri olan Briogeo'nun kurucusuydum - ancak başlangıçta ne yaptığım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Tek bildiğim, inandığım bir ürünüm, anlamlı bir şey yaratma konusunda derin bir arzum ve gerisini yol boyunca çözme isteğim olduğuydu.

Sonuç şu oldu: 2022'de markayı dokuz haneli bir rakama sattım. Bu deneyime geri dönüp baktığımda, en değerli bilginin ders kitaplarından veya yatırımcılardan gelmediğini fark ettim; siperlerde öğrendiklerinizden gelir. Bu yüzden şimdi öğrendiklerimi yeni Makers Mindset Accelerator'ımda öğretiyorum.

İşte Accelerator'da paylaştığım üç ders. Bunlar zor yoldan öğrendiğim şeyler ve bugünden itibaren yapmaya başlamanız gereken şeyler.

Yaptığım en iyi işe alımlardan biri güzellik sektöründe hiç deneyime sahip değildi, tedarik zincirinde hiç çalışmamıştı (Briogeo'nun ilk operasyon müdürü oldu) ve hala İngilizce öğreniyordu. Ancak sahip olduğu şey açlıktı. Motive olmuş, işbirlikçiydi ve her ayrıntıya dikkat ediyordu.

Onu eğitmek için çok yatırım yaptım ve o da kendine yatırım yaptı, her türlü bilgiyi özümsedi ve en iyi performans gösterenlerimizden biri oldu. Ekipler arasında harika çalıştı ve dışarıda da güçlü ilişkiler kurdu.

Bu deneyim bana becerilerin öğretilebileceğini gösterdi. Öğretilemeyen şey dürüstlük, azim ve şirketinizin temel değerleriyle uyumdur. Öncelikle bu şeyler için işe alım yaptığınızda, sizinle birlikte büyüyen ve zor kısımlarda sizinle birlikte kalan bir ekip kurarsınız.

2. Ürünün Markayı Geride Bırakmasına İzin Vermeyin

Bir süredir ürün tarafında harikalar yaratıyorduk—ama markamız parçalanmış bir hikaye anlatıyordu. Instagram'ımız bir şekilde görünüyordu, web sitemiz başka bir şekilde. E-postalarımız görsel pazarlamamızla uyuşmuyordu. Yaratıcılığı yürüten herkes markayı kendi bakış açısıyla yorumluyordu çünkü onu gerçekten tanımlamak için zaman ayırmamıştık.

Geri adım atana kadar masada ne kadar çok fırsat bıraktığımızı görmedim. Ürünümüz yankı uyandırıyordu, ancak markamız aynı netlik veya tutarlılık seviyesinde bunu karşılamıyordu. Bir marka ajansı getirdik, kapsamlı bir stil kılavuzu oluşturduk ve sonunda ses tonundan tipografiye kadar her şeyi aynı sayfada buluşturduk.

Bu değişimi yaptığımızda, tüm müşteri deneyimi bir üst seviyeye çıktı. Markanın bir ruhu varmış gibi hissettirmeye başladı—sadece bir SKU değil.

İlk günlerde, her şapkayı taktım çünkü bunu yapmamayı göze alamıyordum. Ancak iş gerçek gelir elde etmeye başladıktan sonra bile durmadım. Her rolü—operasyonlar, pazarlama, finans— kısmen alışkın olduğum için, kısmen de her şeyi kendim daha hızlı yapabileceğime inandığım için sürdürdüm.

Bu zihniyetin bir bedeli oldu. Tükendim. Daha büyük resme odaklanmak için yeterli bant genişliğim olmadığı için kritik büyüme pencerelerini kaçırdım. En çok ihtiyaç duyduğumuz zamanda doğru liderleri işe almak için çok uzun süre bekledim.

Benim için işleri değiştiren şey bir yönetici koçuna yatırım yapmaktı. Bana çok sıkı tutunmanın güç olmadığını, bir yük olduğunu görmemde yardımcı oldu. Beni bırakmaya, güvenmeye ve yetenekli, değerlere uyan insanların liderlik edebileceği bir kültür inşa etmeye başlamaya teşvik etti. Gerçek ölçek o zaman mümkün oldu.

Bu dersleri bir oyun kitabından öğrenmedim. Bunları yanlış yaparak, sonra da bunları nasıl doğru yapacağımı yavaş yavaş öğrenerek öğrendim. Bu süreç - deneme, yanılma ve evrim - beni bir kurucu olarak şekillendiren şeydi. Ve bu hikayeleri diğer girişimcilerle paylaştıkça, öğrenme eğrisinde yalnız olmadıklarını daha çok fark ediyorum. Hiçbirimiz değiliz.